Sarpten, eğitimin bilimsel ve pedagojik temellere dayalı yönetilmesi gerektiğini vurgularken, siyasi kaygılar nedeniyle bu prensiplerin göz ardı edildiğini ifade etti.
EĞİTİM SİSTEMİNDE DERİNLEŞEN SORUNLAR
Sarpten, eğitim sisteminin sorunlarının yıllar içinde daha da büyüdüğünü söyledi.
“Eğitim bir bilimdir ve pedagojik kriterlere göre yönetilmelidir. Ancak siyasi kaygılar bu temel ilkeleri gölgede bırakıyor” dedi.
Sarpten, okulların bir hafta geç açılması gibi durumların da bu plansızlığın bir göstergesi olduğunu belirterek, “Bir haftanın yaratacağı aksaklıklar hesaplanmadan kararlar alınıyor. Eğer plan yoksa, program yoksa ortada eğitim de yok demektir” ifadelerini kullandı.
DEPREM SONRASI PLANSIZ ADIMLAR
Sarpten, 6 Şubat depreminden sonra kamu okul binalarının yenilenmesi gerektiğinin gündeme geldiğini, ancak bu konuda atılan adımların plansız olduğunu vurguladı.
Eğitim bilimci Salih Sarpten “Bakanlığın attığı adımları desteklemek lazım, ancak konteyner sınıfların kalıcı çözüm gibi görülmesi eğitime vurulmuş en büyük darbedir. Okul binalarının yerine geçici çözümler üretmek, kamu eğitiminin kalitesini daha da düşürüyor. Bazı okulların bahçesine konan konteynerlerler bunun bir örneği… Bu, eğitimi geriye götüren bir uygulama” diye konuştu.
Sarpten ayrıca, okul ihtiyaçlarına yönelik yapılan bazı yatırımların yanlış yönlendirildiğini belirterek, “Kafeteryalar veya yardımcı nitelikteki binalar sınıf gibi kullanılıyor. Bu, eğitimin ciddiyetini ve kalitesini zedeliyor” dedi.
KAMU EĞİTİMİ VE BECERİLERİN GERİLEMESİ
Sarpten’in asıl endişesi ise kamu okullarındaki öğrencilerin uluslararası düzeydeki beceri eksiklikleri…
Sarpten, “10 yaş grubundaki çocuklarımız, başka ülkelerdeki akranlarına göre çok geride. Bu, eğitim sistemimizin en büyük sorunu. Lise son sınıfa gelen bir öğrenci, bir müzik aleti çalmadan mezun oluyor, bir kez bile mikroskoba bakmadan okul hayatını tamamlıyor. Bu nasıl bir sistemdir?” diyerek eğitimdeki kalite sorunlarına dikkat çekti.
Sarpten, dünyadaki eğitimdeki dönüşüm ve yeniliklerin takip edilmediğini savunarak, “Girişimcilik, medya okuryazarlığı, yapay zeka gibi konular müfredatımızda yer bulmuyor. Dünyada genç insanlar, akademisyenlerin ortaya koyamadığı fikirleri sunarken, biz hala yerimizde sayıyoruz” şeklinde konuştu.